“GÜNEŞİ ZAPTEDECEĞİZ GÜNEŞİN ZAPTI YAKIN!”
Başkan Kayadan yayınlamış olduğu mesajında: "
“Efendiler, bu durum karşısında bir tek karar vardı. O da millet egemenliğine dayanan
tam bağımsız yeni bir Türk Devleti kurmak. İşte daha İstanbul’da düşündüğümüz ve
Samsun’da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulamaya başladığımız karar,
bu karar olmuştur. (…) Türk’ün onuru, kendine güveni ve yetenekleri çok yüksek ve
büyüktür. Böyle bir millet tutsak yaşamaktansa yok olsun daha iyidir.
Öyleyse, Ya İstiklâl Ya Ölüm!
İşte gerçek kurtuluşu isteyenlerin parolası bu olacaktır.”
19 Mayıs 1919 sabahı Atatürk ve bir avuç insan, bu karar ve parolayla başlattı
bağımsızlık güneşini zaptetme yürüyüşünü Samsun’dan.
3 yıl 3 ay 22 gün sonra İzmir’de güneşi zapteden bu kutlu yürüyüşün 104. yılında yazık
ki, milletçe yine iç ve dış bedhahlarla boğuşuyoruz. Emperyal güçler ve işbirlikçileri
ülkemizi bölme çabalarını sürdürüyorlar. Kimi zihinler işgal altında. Demografik
yapımızı tarumar ederek bir iç çatışmaya zemin hazırlama amacıyla ülkemize
doldurulan geçici (!) sığınmacılar, yıllardır süren ekonomik krizin yarattığı yıkım,
devasa boyutlara ulaşmış dış borç yükü, eğitim sistem(sizliğ)inin çocuklarımızı,
gençlerimizi içine düşürdüğü çaresizlik, milyonlarca insanımızı açlığa mahkum eden
işsizlik ve benzeri başka sorunlarımız da var. Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar
çözemediğimiz dertlerimiz hala.
Evet, sorun çok belki, ama “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben
hiçbir zaman umudumu yitirmedim.” diyen Mustafa Kemal’in Askerleri olarak
alabildiğine umutluyuz. Doğru önderlik, doğru kadrolar ve doğru yol haritası ile tüm
sorunları aşacağımıza inancımız tam. Bu yolda; hiç yanılmayan ve kandırılmayan
değişmez önderimiz Atatürk’ün rehberliğine, başarısı kanıtlı Kemalizm’in
doğruluğuna, Ulusumuzun bağımsızlık aşkına ve Laik Cumhuriyet bağlılığına, 104 yıl
önceye göre daha eğitimli ve zengin insan kaynağımıza, kahraman kadınlarımıza,
vatansever gençlerimize ve 342 şubesi, 55 temsilciliği, onbinlerce üyesiyle
Kemalizm’in namus sesini bir sis çanı gibi yurdumuz semalarına asarak “Yeniden
Atatürk Cumhuriyeti”ne ulaşma kararlılığındaki Atatürkçü Düşünce Derneği
örgütümüze güveniyoruz. 2
30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi sonrası, Saray hükümetinin ordusunu terhis ve
silahlarını emperyalistlere teslim etme emrine uymaya karakterinin elvermediğini,
İngilizler İskenderun’a çıkarsa silahla karşılık vereceğini bildirdiği için komutanı olduğu
Yıldırım Orduları’nın lağv edilmesi üzerine 13 Kasım 1918 günü İstanbul’a gelen
Mustafa Kemal Paşa, Boğaz’a demirlemiş emperyalist donanmasını gördüğünde
“Geldikleri gibi giderler” demişti. O gün için kimilerine gerçekleşmesi olanaksız
görünen bu sözler, bir hayale değil, cesaret, vatan sevgisi ve Ulusa güvenden
kaynaklanan “Ya İstiklâl Ya Ölüm” parolasına, akıl ve bilimle örülmüş kurtuluş ve
kuruluş ideolojisinin haklılık ve tutarlılığına dayanıyordu. Havza Tamimi ve Amasya
Genelgesinden Erzurum Kongresi’ne, Sivas Kongresi’nden Büyük Millet Meclisi’ne,
Birinci ve İkinci İnönü’den Sakarya ve Dumlupınar’a, İzmir’den Mudanya ve Lozan’a,
Cumhuriyet’ten Aydınlanma Devrimleri’ne, Montrö’den Hatay’a hep Tam Bağımsız
Türkiye hedefine kilitlenmiş bu haklı ve tutarlı ideoloji (Kemalizm) izlenmiştir. Nitekim
Atatürk bu gerçeği, 9 Mayıs 1935 günü 4. CHP Kurultayı’nda “Bizim 19 Mayıs
1919’dan bugüne kadar yaptıklarımız, yapmakta olduklarımız, gelecek
tasavvurlarımız ve devrimlerimizin esası Kemalizm Prensipleridir.” sözleriyle tarihe
kaydetmiştir.
Dünyanın gördüğü en haklı, en ahlâklı, en namuslu Ulusal Bağımsızlık Savaşını veren
Kuvayı Milliyecilerin önü işgalciler kadar, işbirlikçileri Vahdettinler, Damat Feritler,
Dürrizadeler, Ali Kemaller, Anzavur Ahmetler ve gerici isyancılar tarafından da
kesilmek istendi. Tıpkı Kurucu Genel Başkanımız, Ak Saçlı Bilgemiz Prof. Dr. Muammer
Aksoy’un derneğimizi kurduktan 8,5 ay sonra emperyalizm işbirlikçisi çetelerce
katledilmesi, ülkemizin ilk kadın ilahiyat akademisyeni, kurucumuz Doç. Dr. Bahriye
Üçok’un, “Kemalizm geçmişin bekçiliği değil, geleceğin öncülüğüdür” diyen Genel
Başkan Yardımcımız Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’nın yine aynı çetelerce paramparça
edilmeleri, 42. Jandarma Genel Komutanımız, 12. Genel Başkanımız Şener Eruygur ve
birçok yöneticimizin iktidar destekli FETÖ kumpas davaları ile zindana atılmaları ile
Atatürkçü Düşünce Derneği’nin önünün kesilmek istenmesi gibi. Ancak ne 100 yıl
öncenin emperyalistleri ve uşakları başarabildiler, ne de bugünkü torunları
başarabilecekler…
Ulusal Bağımsızlık savaşçıları için yurdun her köşesinde kurulan Müdafaa-i Hukuk ve
Reddi İlhak cemiyetleri nasıl umut ışığı olmuşsa, bugün de Atatürkçü Düşünce
Derneği günümüz Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti olma bilinci ile
Atatürk’ten aldığı görevinin başında, Ulusunun hizmetindedir.
1919 Mayıs’ının 19’unda Samsun’dan yola çıkanların izinde güneşi yine
zaptedeceğimize yürekten inanıyoruz. Biliyoruz çünkü; tarihin en büyük devrimcisi
Atatürk’ü hiç yanıltmadı Türk Ulusu, yine yanıltmayacaktır. 3
’’Düşmesin bizimle yola: evinde ağlayanların göz yaşlarını boynunda ağır bir zincir gibi
taşıyanlar! Bıraksın peşimizi kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!
İşte: şu güneşten düşen ateşte milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!
Sen de çıkar göğsünün kafesinden yüreğini; şu güneşten düşen ateşe fırlat; yüreğini
yüreklerimizin yanına at!
Akın var güneşe akın! Güneşi zaaptedeceğiz güneşin zaptı yakın!’’
Boyunlarında Vahdettin’in idam fermanları ile bu toprakları vatan ve Türkiye
Cumhuriyeti’ni yoktan var eden Büyük Atatürk ve Kemalist Devrimcileri minnet ve
şükranla anıyor, 34 yıl önce Atatürkçü Düşünce Derneğimiz’i kuranlardan ve
bugünlere taşıyanlardan ebediyete intikal edenleri saygıyla yad ediyor, yaşamlarını
sürdürenlere sağlık ve esenlik diliyoruz.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma Ve Gençlik Ve Spor Bayramı’mız kutlu olsun.
Yaşasın Tam Bağımsız Ve Gerçekten Demokratik Türkiye!
Saygılarımızla…" ifadelerini kullandı.